Kategoriler: Genel

Ölümcül sıçrama

Uluer Aydoğdu

Mutlubaharlarevi, İzmir

Dile getirmek, ‘ağrı’ ve yolunda gitmeyen süreçler arasında bir ilişki olduğunu düşünmüşümdür hep. Hintli bilim adamı ve bilgesi, Phiroz Mehta, “Kendi vücudunu düşün. Sağlıklı olduğun zaman vücudundaki sayısız parçacığın hiçbirinin farkında değilsin. Bilincin tek bir organizma olduğu yolundadır. Ancak bir şeyler yanlış gittiği zaman göz kapaklarının ve guddelerinin farkına varırsın…” derken bir yerimiz ağrıdığında, orası, nasıl yerini/konumunu ve durumunu belli edip farklı bir gramerle, farklı bir ‘anlam, değer ve kurallar dizini’ ile konuşuyorsa insanın da o ağrıyan yer, yani farklı anlam, değer ve kurallar dizini olduğunu söylemek mümkün: Kâinatın Ağrıyan Yeri, İnsan!

65 milyon yol önce dünyanın “aynı, ortak kurallar dizinini” paylaşmadığı bir göktaşı ya da bir kuyruklu yıldızla rastlaşması, karşı karşıya gelmesi, çarpışması dinozorları yok ederken insanın ortaya çıkma sürecini başlattı. Yenilikler, farklı anlam, değer ve kural dizin”leri, diğer bir deyişle sıçramalar ancak bu şekilde ortaya çıkıyor. Marx, “ölümcül sıçrama” diyordu buna. Pekâlâ, ‘doğumcul’ ya da ‘gülümcül’ sıçramalar da diyebiliriz bu an’lara.

Ilya Prigogine ve Isabelle Stengers’in Kaostan Düzene/İnsanın tabiatla yeni diyaloğu adlı kitabına (İz Yayıncılık, 1998) Takdim yazan Alvin Toffler ise “Bu devrimci anda -yazarlar ona bir “yalnız an” veya “çatallanma noktası” diyorlar- değişmenin hangi yönde olacağını önceden kararlaştırmak doğal olarak imkânsızdır” der ve Sistem, dağılıp bir kaos’a mı dönüşecek, yoksa yeni, daha farklılaşmış, daha yüksek seviyede bir “düzen”e veya onların “dissipatif yapı” dedikleri organizasyona mı atlayacak?” diye sorar. Tam da burada “Prigogine’ci şartlarda bütün sistemlerin sürekli “düzensiz bir şekilde değişen” alt-sistemleri içerdiğini” ve “Zaman zaman bir tek düzensiz değişimin veya bunların bir bileşiminin olumlu geri beslemenin bir sonucu olarak o kadar güçlü bir hale gelebileceğini” hemen ekleyelim. Bu “düzensiz değişim” o kadar güçlüdür ki “var olan düzeni paramparça eder.” Diğer yandan ise “Bu gibi fiziksel ve kimyasal yapıların dissipative diye adlandırılmalarının nedeni, kendilerinin yerini aldıkları daha basit yapılara oranla bunların o daha basitleri koruyabilmeleri için daha çok enerjiye ihtiyaç duymalarıdır”.

Yazar
Uluer Aydoğdu

Son Yazılar

ÖFKE – Türk Çürümesinde Sanatın Rolü/Osman Çutsay

"ÖFKE, son yarım yüzyılda Türk çürümesinin sanat sayesinde nasıl yayıldığını anlatıyor..."

11 saat önce

Kaçış Çizgisi

Bütün yapılıp edilmelerin yapıp etme, bütün yapıp etmelerin de yapılıp edilmedir. Karl Marx'ın Louis Bonaparte'ın…

3 gün önce

Günlük 2022 / 2014 / Tarihte bugün

İşyerinden çıkıp evine giden adam işyeri ile evi arasısında kaybolmuştur. Oysa emindir evine gittiğinden.

6 gün önce

Kendime yenildim, en büyük zafer!

foto: Hülya Özel Aydoğdu Kendime yenildim, en büyük zafer! Bir gün geldim ve söyledim şans…

1 hafta önce

Başka nedir ki ağzın / gelir ağzımdan öper / acayip güzel olur dünya

rastgele gak der martının biri tarifesiz seferler güzeldir

1 hafta önce