Yola çıktım mı yol olurum
göçebenin potin bağı, dumanı sigaranın
suyu buyur edip içine alır ağzım
elimi buyur edip içine bırakmasa tenin
dokunabilir miydim sana sevgilim
aha işte hiç yoktan gökyüzünde
hiç yoktan kuşlar uçuyor
kuş olurum sana
düş olurum, sıcak döş.
Rüzgâr çıkar birden
kendi kendimin rüzgarı olur
kapılıp giderim varoluşumun bahtına
savrulup sürüklenmekten daha akıcı bir şiir var mı, yok
çıkarıp çıkarıp cebimden kendimi harcarım senin peşinde
ta ki hayatsız kalıncaya kadar
aşka koşturur, zen'e varır
hadi oradan be zalimler
kıvrıla kıvrıla dağlara çıkar dağ olurum
turnalar dünyaya hükümdar olur yeniden
işi şiire bağlarız bir güzel.
Masaya yumruğunu vurup duran adamlar var, bak
masaya kalbini koyan kunt kadınlar
yavaş yavaş ama birlikte havalanır flamingolar
buyurun, hep birlikte sevinebiliriz
bir de buradan bakalım göğe
kavgaya koyuldukça
dünyanın tümsekleri aşarak geleceğe büküldüğü yerden
bakalım bana mısın diyebilecek mi masa
kalabilecek mi öyle?
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek