Kategoriler: Genel

Tohum, doğurgan rahim ister!

Uluer Aydoğdu

Çöküşün kaotik kalbinden ortaya çıkarak büyüyüp gelişmek isteyen ve kendini bilen yeni, cesur, ilk’el, yani dolaylanmamış, etrafı bir yığın imge ve simgelerle çit’lenerek nefes alıp veremez hale getirilmemiş bir dünyanın şimdi, buradaki tezahürü, sureti olmak istiyor musun, istemiyor musun, mesele budur artık! Yani, içeriden ve dışarıdan enerji akışlarına ihtiyaç vardır. Aha işte, 1977 Nobel Kimya Ödüllü ‘eşik cini’m “Ilya Prigogine, 1960’larda klasik sonuçların yalnızca toplam enerji seviyesinin her zaman korunduğu kapalı sistemler için geçerli olduğunu göstererek termodinamikte bir devrim yaratmıştı”. Peki ve güzel “Sistemin içine ya da dışına yoğun bir enerji akışına imkan verilirse (yani sistem denge durumundan uzaklaştırılırsa), mümkün tarihsel sonuçların sayısında ve tiplerinde büyük bir artış gözlenecektir.”

Tamam, buraya bir ‘geçiş taksimi’ koyabilir miyim? Evcil düşürülmektense gözden kaybolan Neandertaller’dir benim atalarım. Başka yazılarda söylemiştik bunu, ama tekrarlamak da fayda var. “Doğa ve insanları tahakküm altına almanın ve bu tahakkümün arkasındaki araçsal aklın uygarlığın en derin katmanlarından kaynaklandığını” görebilen Horkheimer, geç gelmiş bir Neandertal’dir, örneğin. Sonra, “insanın kendisini doğuran Doğa Ana’yı reddettiğini ve bu hareketin bizatihi boyun eğmeye giden yolu açtığını” bütün açıklığıyla gösterir, bir ‘eşik cini’ olduğundan hiç kuşku duymadığım Bataille, hürmetler. Tabii, “mevcudiyetten sürgüne” gönderilmeye, kibirli, zorba ve cahil bir kendini bilmezliğin (kendini bil) özü gürlüğümüzü budama, kundaklama, hadım etme hareketlerine karşı tarihte birçok direniş oldu. Ancak tohum hiçbir şeydir, atıldığı toprak, ortam, çevre onu yeşertebilecek imkân ve kabiliyetlerden yoksunsa…

Bu arada, John Zerzan’ın, Makinelerin Alacakaranlığı’nda son on-on iki bin yıldır “katı olan her şey buharlaşmıyor”, daha çok “her zaman olduğu haliyle kalıyor” demesi de çok önemli, hayati bir noktaya dikkat çekiyor. Tekrarlayacağız ama içeriden ve dışarıdan enerji akışlarının engellendiği kapalı sistemlerde, sistemin toplam enerji seviyesi hep aynı, sabit kaldığı için, herhangi bir faz değişimini tetikleyebilecek kritik seviyeye gelemez ve doğal olarak sistem stabil kalır. Şunu söylemeye çalışıyorum: “Ahlaki ve entelektüel iflasın eşiğinde”ki bir toprakta yenilikçi, ilerici bir tohum çalışmaz, çalışamaz. Tohuma su, mineral, yani enerji verip yeşertecek bir ortam, çevre, toprak lazımdır. Bir ağaç, dallar, yaprak ve meyvelerden daha fazlasıdır, içinde gömülü olduğu toprak, toprağın yer aldığı ortam, çevre… Hepsinin gömülü olduğu bir alandan söz ediyorum. Görünmese de aslında son derece fiziksel, nesnel bir şeydir bu alan. Bir ağ, matris, doğurgan rahim…

Yazar
Uluer Aydoğdu

Son Yazılar

Günlük 2022 / 2014 / Tarihte bugün

İşyerinden çıkıp evine giden adam işyeri ile evi arasısında kaybolmuştur. Oysa emindir evine gittiğinden.

19 saat önce

Kendime yenildim, en büyük zafer!

foto: Hülya Özel Aydoğdu Kendime yenildim, en büyük zafer! Bir gün geldim ve söyledim şans…

4 gün önce

Başka nedir ki ağzın / gelir ağzımdan öper / acayip güzel olur dünya

rastgele gak der martının biri tarifesiz seferler güzeldir

4 gün önce

Mümkün olmayanlar da mümkün olmayarak mümkün oluyor

Doğum dışa ölmeke, ölüm içe doğmaktır.

7 gün önce

o küçük gök cismi kalbime çeke çeke seni

o küçük gök cismi kalbime çeke çeke seni

1 hafta önce

Bir kuşu gelip ağrımak

Bir kuşu gelip ağrımak

1 hafta önce