-İçindeymişim meğerse içimde olanın-
Kendini evden çıkardı
ne el sallayan oldu
ne de su döken
katlayıp itinayla evi
sokaktan çıkardı
sokağı omuzlayıp mahalleden
uyuyordu mahalleli
mahalleyi bir güzel bohçalayıp şehirden çıkardı
kimsenin ruhu duymadı
şehri alıp
sanki çıkarılması yasak bir şeymiş gibi
ülkeden çıkardı gizlice
ülke bir iki tıngırdadı
bir iki sağa sola oynadı
ülkeyi dünyadan çıkardı
ağzının kenarına bir ıslık yerleştirdi gelişigüzel
dünyayı hop kainattan çıkardı
durdu bir süre
çıkar çıkar bitmiyordu çünkü
içine kendisinden koymuştu namussuz
kainatı alıp kendinden çıkardı
kayboldu öylece
ah etmeden
vah demeden
ve ben
ardından bakıp
gülümsedim.
(1) Jacques Prevert’in Sabah Kahvaltısı’nda bulunmasaydım bu şiiri yazamazdım.
To sojourn into consciousness: For Exodus (1)
-To seem to have been inside what is within-
He arose and departed
no one waved their hands
no one wasted a little water
blessing his path of departure
having first wrapped it carefully
he removed his home from the street
put the street on his shoulder
and took it away from the neighborhood
all its inhabitants were still asleep
having then wrapped the neighborhood
in a bundle he took it away from the city
no one observed what he had done
as if it were somehow forbidden
to take such things from the country
he removed the city secretly
and the country rattled once or twice
moved from one side to the other
as he was wearing a grin lopsided
just on one side of his mouth
took the world from the universe
and then stopped for a while
tired of ceaselessly taking things away
but he had added a pinch of himself
such a dishonest guy
so he took himself
back out of the universe
got lost without complaining
and I smiled at him
as I watched all of this
from behind.
Translated by Nesrin Eruysal and Kenneth Rosen
1- If I hadn’t ‘had breakfast’ with Jacques Prévert, I could never have written this poem.
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek
Yorumları gör
Herkes birşeyleri sırtlayıp götürmüş gibi. Gülümsemenin ironisi var.
"Gülümsemenin ironisi var", ah, evettttt. Temel bir sorun, kâinatın doğası ve onu neyin bir arada tuttuğu ile ilgili. Yeni bir devrim olacaksa, var olan anlam, değer ve kurallar bir işe yaramayacak, şimdi yeni bir durumda var olan tekniklerle ilerlemek hem anlamsız hem de imkansız. Go taşları, icabında karınca, icabında mancınık, icabında sıçrama rampası...
Çok, çokkkk teşekkür ediyorum. Vakit ayırdınız, katkı sundunuz. Saygımla.