Burada bilinmez hakikatin işçisi insan anlatılır
hayat, taç yaprakları aç, gelişigüzel oyundur
burada faz geçişleri anlatılır, çekerlerin rastgeleliği
Türkiye, şu canım kristal birikintidir
burada ulu bir er’in Kû boyundan geldiği anlatılır
Genkabı’yım ben
ihtiyazorlar da var içimde
kah kih koh
sivri burunlu fareler de
görünmezler ama bende yaşar
eğrelti otları da Kû’lar da.
İsterler, kuşlar gibi cıvıldarım
onların mağlubuyum ben, onların mağlubu
sürüyle istikamet var içimde
sürüyle münakaşa
ben eşlik ederim yalnızca
hayat denen sızıya.
İtiraz etmeyi ne bilirim
genkabı’yım ben
ağla der içlerinden biri, ağlarım balinalar gibi
hüzün de var içimde
neyleyim, peşimdedir külhanbeyi ölüm
pencere pervazına dayanmış dirsekler de.
Onlar buyurur
ben savaşırım velhasıl
yürü derler yürürüm geleceğe
felsefe taşırım, mimik taşırım, işaret
ah, evet
genkabı’yım ben.
Bundan daha hüzünlü tay yok
işte o taylı hüzünle
mahsus şiir eder gözlerinizden öperim.
Belki de modası geçiyor insanın, dert etmeyin geleceği
işbu sıracalı şiirde, kâinatın ağrıyan yeri insan
anlatılmıştır
kazıyın hele bir, denemesi bedava
katı halleri vardır insanın, akışkan halleri, uçuşkan
birer Kû’yuz belki de
katılaştığı için uçmayı unutan.
https://radyo.trt.net.tr/kanallar/radyo-3
Sartsız, biçimsiz ve zamansız varlığımla. Özümle.
"Ölm mülkümden eksik olsun nesnen" diye haykırsak da her an'a sızmıştır namussuz ve hayatın harika…
O sancak bu sancaktır o şartsız, biçimsiz, zamansız özü(mü) gürleştiriyorum.
Yorumları gör
Genkabının içinde ne güzel çok sesli düetler var.
Uğradınız, vakit ayırıp not düştünüz. İşaret ettiğiniz istikametler var sonra. Teşekkürler... Selam, saygı, iyilik.