Kategoriler: Genel

Yolunda gitmeyen süreçler ve varoluşsal kimi şifreler (II)

Çatallanma eşiği

Uluer Aydoğdu

80’li yılların başında lise öğrencisiydim. Dünyanın jeolojik, biyolojik tarihi ile birlikte ‘insanbiçimsel’ anlam, değer ve kurallar üretimi de ilgimi çekiyordu. Annem, ortaokula başladığımda bir ansiklopedi (Hayat Ansiklopedisi) armağan etmişti. Zamanımın çoğunu ansiklopedinin başında geçiriyordum. Bir dağın ya da bir nehrin ya da güvercinlerin yalnızca dağ ya da nehir ya da güvercin olmadıklarını, tanımların sınırlandırmaktan, daha doğrusu indirgemekten başka bir işe yaramadığını bir yollu kavramıştım o yıllarda. Sonra, nasıl yeryüzü şekilleri varsa tıpkı onlar gibi varoluş şekillerinden başka bir şey değildik. Jeolojik oluşumlar gibi biyolojik ve sosyolojik oluşumlar da irili ufaklı ‘kabartı’ ya da çöküntü, yarık, vadi benzeri örgütlenmelerdi. Kendime bakarken bir tepeye ya da bir çöküntüye bakıyor gibi bakmak eğlenceli bir oyun olduğu kadar aynı zamanda da vücudumda, göğüs bölgemi kaplayan irili ufaklı kabartıları anlamamı kolaylaştırdı her şeyden önce. Önümde duran görece daha belirgin ve rahat olacağını düşündüğüm yaşamdan zor bir sürece itiliyordum adeta. Sanırım yaşamımdaki en önemli çatallanma eşiği/noktası da bu günlere rastlar. Öyleyse, o kabartıların bendeki etkisine daha yakından bakıp bir hatır soralım:

Burası önemli bir eşiktir ve Walter Benjamin’in de dediği gibi “eşikte, eşik cinleri bulunur” ve süreci kolaylaştırıcı sözler fısıldarlar insanın kulağına. Hoş, eşik cinlerinin neler fısıldadıklarını şimdi hatırlamıyorum, ama dengeden hızla uzaklaşıyordum. Bu sürecin yaşamımda temel bir rol oynadığına inanıyorum. Sanki bir yollu ‘dengeden uzak olası işleyiş düzeneklerinden’ birini seçmiştim. Yo, hayır, özellikle bunu istediğimi, en azından bilinç düzeyinde söyleyemem, ama bir eşikte olduğum kesindi. Aslında ‘kararsız’ bir durumdaydım ve önümde iki kararlı seçenek duruyordu. Ya dengede kalmaya çalışacaktım ya da çoktan dengeden uzaklaşmaya başlamış vücuduma uyup o süreç beni nereye taşırsa oraya doğru gidecektim. Ancak, az önce de dediğim gibi çok kararsızdım ve korkuyordum. Bu durumun,  seçeneklerden “hangisinin seçileceğini belirleyen dalgalanmalar” olduğunu ise çok sonra öğrenecektim. Diğer yandan ise “İkiye ayrılmalar bir simetri bozulması kaynağıdır”. Öyle ki tam da bu gibi durumlarda dengenizi yitirmeye başlıyordunuz ve “… genel olarak art arda oluşan bir ikiye ayrılma”lardan” yavaş yavaş ve hızlı hızlı geçmeniz gerekiyordu. Bu süreçler “… determinist kuşakları (çatallanmalar arasında) ve olasılıkçı davranış noktalarını (çatallanma eşikleri) birlikte bulundurur.”

BERFİN BAHAR DERGİSİ, Ekim 2012 / 176. sayı

Yazar
Uluer Aydoğdu

Son Yazılar

Nehirde Bahar

Tepe not: Hülya Özel Aydoğdu ile birlikte Bayraklı sahilinde- 3 Mayıs 2014 Fotoğraf: Hülya Özel…

6 saat önce

ÖFKE – Türk Çürümesinde Sanatın Rolü/Osman Çutsay

"ÖFKE, son yarım yüzyılda Türk çürümesinin sanat sayesinde nasıl yayıldığını anlatıyor..."

1 gün önce

Kaçış Çizgisi

Bütün yapılıp edilmelerin yapıp etme, bütün yapıp etmelerin de yapılıp edilmedir. Karl Marx'ın Louis Bonaparte'ın…

4 gün önce

Günlük 2022 / 2014 / Tarihte bugün

İşyerinden çıkıp evine giden adam işyeri ile evi arasısında kaybolmuştur. Oysa emindir evine gittiğinden.

6 gün önce

Kendime yenildim, en büyük zafer!

foto: Hülya Özel Aydoğdu Kendime yenildim, en büyük zafer! Bir gün geldim ve söyledim şans…

1 hafta önce