İzmir körfezi bana bakıyor Mualla
yumuşacık oluyor akşam birdenbire
ılık sular dökülüyor tenime
yayıyorsun aşkını, ilmeğini, kahrını
dinle bak
kalbim atmaya başladı yeniden
kuark, kuark, kuark.
Bir kertenkeleye rastladım geçenlerde
ondan bana
benden ona bir şefkat aktı
senle göz göze geldim
kırlangıç sürüsü uçuyor sandım tabii
uzanıp çaldım çığlıklarını.
Sıracalıyım
hafif meşrebim
alacalı
şuuraltımdan kalkan her gemi
cinnet taşıyor sana Mualla.
Daha bir güzelleşiyorsun saçlarını kurularken
kırılıyor dallar meyveden
kırları bir araya toplasam
çardakları, billurları
bir Mualla etmez.
Yağmurlar ne ola ki!
Arkana bakma Mualla
ser kayısılarını
kurusunlar güneşte
göster memelerini
çıldırayım.
Yeryüzü Yeniği, Zımba Kitap, Bursa, 2013.
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek