Güzel bahçeli seni koymuşlar buraya, bunu önüme
buyur etmişler işte kayısı ağaçlarını falan, kuşları, yağmuru
tamam, seni öpmedim henüz, atomların emri öperim de
valslar, tangolar, upuzun Ankara havaları, sızarım ve
sızdırırım ne varsam
neysem, ne kaldıysam
ikileme artık birle
sen yokken akşamlar şarabi ve buruk
her istikamete ayarlanabilirim, istikametler hoş gelmiş
yoldan çıkmalar hoş gelmiş, doğular batılar
işte kaybolmayalım diyedir bütün yörüngeler
sanmıyorum ki bir yere varacağım
varmak buranın işi değil
bir süre, sonra bir süre daha buradayım
atom altı tayfası ne derse o olacak
kanser falan
dağılıp gidiyoruz, bozunup gidiyoruz, savrulup
hayatımız yok ki bizim.
Bir halt değil bu
göğe bakmak falan hiç değil
iyisi mi biz gidip seviştirelim bedenlerimizi ölümü unutmak için
öyle umalım, ummak tehlikeli bir şey olsa da öyle yapalım
romantizm falan
ruhun değil bedenin kurtuluşuna inanalım.
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek