kitapların arasından baktığım dünya
her sabah ayıklıyor yüzümün beyazını
yüzüm yerini bulmaya çalışıyor
kendiliğinden değişiyor yürümem.
güneş yukarıda üstümde
bir geri püskürtme olarak duruyorken
gözüme bir perde gibi iniyor aşk.
yollar taş yapıları yakın ayrılıkların
hangi yoldan yürüdümse
güneş küfürlü bir ıslık çaldı batarken
yalnızların duyabildiği yalnızca
arttı yavaşça sarı sokak lambaları
ve boylu boyunca kimsesizlik her yerde.
bütün yollar mı köşeli ki
herkes köşeyi dönmek istiyor
bulduğu ilk yoldan
bense frenim patlamış iniyorum
dümdüz bir yokuştan, yol mu bu
ne çıksa karşıma ıskalıyor beni
nesnesiyim bu dünyanın yalnızca
güneşin batışına parmağını değirebilen.
Varoluş bahçesindeyiz.
https://radyo.trt.net.tr/kanallar/radyo-3
Sartsız, biçimsiz ve zamansız varlığımla. Özümle.
"Ölm mülkümden eksik olsun nesnen" diye haykırsak da her an'a sızmıştır namussuz ve hayatın harika…
O sancak bu sancaktır o şartsız, biçimsiz, zamansız özü(mü) gürleştiriyorum.