Kalp üstünde bir kuş öter devrim deyü deyü.
Sartre, “insan asla bilemeyeceği bir hakikatin işçisidir”, diyordu. Ah, evet dünyadan yıldızlara, yıldızların etrafında dönen dünyalardan meteorlara, kuyruklu yıldızlara, her bir toz zerresine, kuarklardan elektronlara, moleküllere, arılardan çiçeklere, insanlara, yağmur damlalarından buğday tanelerine, damlaya damlaya daha büyük, daha yoğun ve karışık bir damla olan bir damla suya, mikrop ve makroplardan toprağın üstünde ve altındakilere, şimdi, şu an mahsul olup var olamayacağı vakte varınca kendini var olabileceği yere, toprağa, o doğurgan rahme, onun bildiğine, onun şefkatine bir tohum olarak gömüp ekeceklerden çoktan mahsul olmuş tohumlara kadar, evrende var olan her şey, her nesne, her beden emekçidir.
Dünyaya katıldım bir kere
dünya bana katıldı.
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek