Kalp üstünde bir kuş öter devrim deyü deyü.
Sartre, “insan asla bilemeyeceği bir hakikatin işçisidir”, diyordu. Ah, evet dünyadan yıldızlara, yıldızların etrafında dönen dünyalardan meteorlara, kuyruklu yıldızlara, her bir toz zerresine, kuarklardan elektronlara, moleküllere, arılardan çiçeklere, insanlara, yağmur damlalarından buğday tanelerine, damlaya damlaya daha büyük, daha yoğun ve karışık bir damla olan bir damla suya, mikrop ve makroplardan toprağın üstünde ve altındakilere, şimdi, şu an mahsul olup var olamayacağı vakte varınca kendini var olabileceği yere, toprağa, o doğurgan rahme, onun bildiğine, onun şefkatine bir tohum olarak gömüp ekeceklerden çoktan mahsul olmuş tohumlara kadar, evrende var olan her şey, her nesne, her beden emekçidir.
Dünyaya katıldım bir kere
dünya bana katıldı.
kavisler, kavisler, kavisler aborjinal bir şeydir varoluş abasıyanık bir şey Hülya şey
Topla bakalım hiç açılarını bir sığırcık ediyor musun!
Mars, bu. Hülya'lı Kızın yakışıklısı. Onun yanında sabahladım dün gece. Hava ciddi ciddi soğuktu, ama…
aşk başlarında ve özellikle de sevişmeye beş kala/ başlıyordu ötmeye kalbimin üstünde bir kuş
Tepe not: Hülya Özel Aydoğdu ile birlikte Bayraklı sahilinde- 3 Mayıs 2014 Fotoğraf: Hülya Özel…
"ÖFKE, son yarım yüzyılda Türk çürümesinin sanat sayesinde nasıl yayıldığını anlatıyor..."