Dünya hakkında bir dünyayım. Gördüğüm, işittiğim, dokunduğum, kokladığım, yiyip içtiğim şeyler, nesneler, bedenler de dünya hakkında birer dünya… Öyleyse onlardan ayrı, farklı ve bağımsız olamam. İç içeyiz işte (iç içe neden ayrı yazılıyor ki*?), aynı dünyanın mahsulleri ve tohumlarıyız, aynı evrenin mahsulü ve tohumu. Tek, biricik ve eşsiz paydamız bu. Bunun dışındaki her şey böler, ayırır, parçalar. Aha işte indirgendiğin, bağlandığın yerden de dünya birbirinden ayrı, uzak, farklı şeylerin, nesnelerin, bedenlerin, benlerin kapıştığı, savaştığı bir yer olarak görünür.
Hisseden ve hissetmeyen bütün varlıkları, bütün yönleri hurra, hurra, hurra diye selamlayarak bir kez daha çığıralım: “Görmek yapmaktır” ve görmekten daha kallavi bir eylem yoktur.
Bir de
flamingoların yavaş yavaş ama birlikte
tek parça bir bütün olarak havalandığı yerden göğe bakalım
hepimiz gerçekten mutlu olabiliriz.
*Komünist Manifesto, Karl Marx, Friedrich Engels
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek