Kategoriler: Genel

En zor olan apaçık ortada olanı görmektir

Osman Çutsay, “Öfke – Türk Çürümesinde Sanatın Rolü” adlı kitabında “Sanatı çok önemseyenler, ülkemizin, emekçilerimizin ve dilimizin emperyalizme satılmasına en iştahlı bir biçimde teslim ve teşne olanlardı” diye kayıt koyup “Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Oya Baydar, Adalet Ağaoğlu, Nedim Gürsel, küçük İskender, Elif Şafak”ın isimlerini sıralar ve “Bu isimlerin birer direniş abidesi olduğunu ileri sürecek olan var mı?” diye sorar: “Herhalde yoktur”. Yalçın Küçük ise “Cumhuriyet’e Karşı Küfür Romanları”nda “Cumhuriyet’i çökertme savaşının; edebiyat, düşün ve yayın cephesinde başladığını” sık sık vurgular.

Ah, evet bir sürüler. Yalçın Küçük, “sürüleştirmek için sürüleştiler”, diyordu. Kimi “uvertürdür”, kimi de ‘asçürütücü’ ve ‘asyıkıcı’. Gördük, biliyoruz, yaşadık koro/sürü halinde “Yıkın, daha çok yıkın haykırışında” olmuşlardır hep. Üstelik utanmazlar: “Yıkıntıdan şehvet çıkarıyorlar” bir de.

Sürünün elebaşları, Yalçın Küçük’te, “Murat Belge, Ahmet Altan, Orhan Pamuk ve daha önceki kuşaktan Kemal Tahir’dir”. Osman Çutsay ise Murat Belge’yi, yani “Belge’li Birikim Gericiliği”ni baş sıraya koyar. “Türk edebiyatına girip Stockholm sendromunu andırır bir tutkuyla sahip çıkan solcularımız, sürekli dövülen çocuklar gibiydi. Birçoğu “dayak arsızı” oldu ve bu nitelikleriyle de birer karşıdevrim militanı olarak kariyer yapabildiler” dediği “dayak arsızı kariyeristler galerisi”nde tabii başka isimler de var: “Fethi Naci’nin yetiştirmesi Semih Gümüş” ve Semih Gümüş’ün “bir başka versiyonu “tanıtman” Ömer Türkeş”, örneğin. “Bunlar bir dönemin “solcu” gençleri. Bunlara Metin Celal, Haydar Ergülen, hatta Nurdan Gürbilek gibi isimler de eklenebilir.” Öyledir, Türk edebiyatı bunlardan sorulur ama “Sol inadın bu edebiyatta bir yeri olabilir mi?”

Haydar Ergülen, olmayan şeyleri görerek serap görmüş, olabilir. Ancak apaçık ortada olanı görmemesine ne demeli peki? Bu da tersinden seraptırtır, öyle değil mi? Şimdi de kalkmış kandırıldım diye özür diliyor ama bahaneler üretip haklı çıkmaya, gerçekliği yontup kendine göre düzenlemeye ve kendini temize çıkarmaya çalışmaktan başka bir şey değil yaptığı. Özrü kabahatinden, kabahati özründen büyük. Tipik bir girdap işte, dönüp duruyor, debelenip, çırpınıp duruyor.

Girdaplarla gürül gürül akan nehirler arasında bir gerilim vardır. Takılıp kaldıysan bir yerlere gözünün önündekini görmezsin, göremezsin. Ve yeniden akışa, varoluşa dönmek zordur.

En zor olan ise apaçık ortada olanı görmektir kuşkusuz. Görenlere selam olsun.

Burada alıntılar yaptığım, Gel Öpem Seni Yeni Bir Dilsen (Üvercinka, Temmuz 2015, Sayı 9) adlı yazımın tamamı için:

Yazar
Uluer Aydoğdu

Son Yazılar

ÖFKE – Türk Çürümesinde Sanatın Rolü/Osman Çutsay

"ÖFKE, son yarım yüzyılda Türk çürümesinin sanat sayesinde nasıl yayıldığını anlatıyor..."

4 saat önce

Kaçış Çizgisi

Bütün yapılıp edilmelerin yapıp etme, bütün yapıp etmelerin de yapılıp edilmedir. Karl Marx'ın Louis Bonaparte'ın…

3 gün önce

Günlük 2022 / 2014 / Tarihte bugün

İşyerinden çıkıp evine giden adam işyeri ile evi arasısında kaybolmuştur. Oysa emindir evine gittiğinden.

5 gün önce

Kendime yenildim, en büyük zafer!

foto: Hülya Özel Aydoğdu Kendime yenildim, en büyük zafer! Bir gün geldim ve söyledim şans…

1 hafta önce

Başka nedir ki ağzın / gelir ağzımdan öper / acayip güzel olur dünya

rastgele gak der martının biri tarifesiz seferler güzeldir

1 hafta önce