Sıcaklık eksilerde. Kahvemi, Hülya’lı kızın yaptığı kara dut votkasını, hünnap ve kurutulmuş erikleri alıp orta kata çıktım. Cumbada yerimi aldım. Werner Heisenberg’in kült kitabı Fizik ve Felsefe‘ye göz atıyorum. Fıçıdan sehpanın üzerinde başka kitaplar da var. Yaşantının Politikası, Bölünmüş Benlik (R. D. Laing), Yeni Bir Düşünce (F. Capra), Hiç İçin Metinler (Samuel Beckett), Holografik Evren (M. Talbot), Kuantum Nietzsche (William Plank), Wabi-Sabi (L. Koren), Ruj Lekesi (G. Marcus)… Yıllardır böyle yaşamaya alışmışım. Kendimi, dünyayı, evreni anlayıp bilmeye çalışıyorum. Böyle iyiyim, böyle çok iyiyim lemurların arasında.
Nevyork’ta, Basmahane’de ve Kordoba’da
barut mu, aha işte kalbimiz
dişlenmiştir
oradan fışkırır Leyla
beyaz badanalı ahlak, oradan
pembe panjurlu dirim, oradan
ben aşım deyü, ben suyum deyü…
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek Yeryüzü Yeniği, 2013 https://ulueraydogdu.com/hulyali-kizin-bahcesi/
https://www.ekdergi.com/cilliplopom-diyari-siir/ Hülya Özel’e üzerime serdiği afili göğün altında Ahı ahından ahlaya ahlaya vahı vahından sündüre…
upuzun bir mektuptun işte sen kendinde, kendi kendine, kendini yazan seni öptüğümde rüyana kadar gittim…
Beni Haşim uyandırdı bir hışımla beni Nazım beni kalbim doğurgan rahmim benim sıçrama tahtam.