Sana gelirken izlediğim güzergah kaçış çizgileriyle ve bir tırtılın kendini önce yay gibi gerip sonra o yayın içine yerleştirerek geleceğe doğru fırlatışının bileşimidir. Sana atılışımda yerinde duramayan ve burada kalmamaya ayarlı bir enerjinin kararlılığını görebiliyorum. Bir nehir nasıl dağlardan parçalar söküp onları okyanus tabanına taşıyarak orada bu parçaların tasnif edilip edilip yeni yeni uzay-zaman düzenlemelerine hazır hale getirilmesini sağlıyorsa zaman da beni bulunduğum yerden alıp senin sahanlığına taşıdı, öyle olmalı, çok öncesinden seni diledim ben.
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek