1990’lar. Ankara. Emek’te, ‘Gümüş Tapınak’ da dediğim ve orada nice nice dönüşümlere uğaradığım İsmail Gümüş’ün atölyesi… Ve Adakale Sokak’ta Sanat Kurumu… O dönem kurum başkanı Gümüş’le birlikte kurumun bültenini hazırlıyor ve etkinliklerin organizasyonunda çalışıyordum. Resimdeki portre, fotoğraf ve şiir Gümüş’ün. Bize nice nice öyküler fısıldıyor Mutlubaharlarevi’nin en müstesna yerinde.
Bego Dayının Islığı, İsmail Gümüş, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2011.
Melih Cevdet Anday’ın dediği gibi, “insana bakış açısının evrensel niteliğini barındıran öyküler” bunlar. Daha önce Boşnak Türküsü, Deli Balkan Yeli adlı öykü kitapları yayınlanmıştı. Bir de aslında benim yayımlamak istediğim, ama yapamadığım Minicik adlı bir şiir kitabı var.
Munch’ın Çığlık, adlı tabloyu nasıl yaptığına dair nefis şiiri: Bir akşam Kristiania yakınlarında tepelik bir…
Ölümden daha doğumcul, doğumdan daha ölümcül bir kaçış çizgisi var mı, yok. Gece, gündüzün; gündüz,…
Basarsın kendine çalımı aha işte dünya tam karşındadır o büyülü kale girersin kendi dibine bir…
Ümit Burnu... Günerli'de, senin yattığın mezarlıktaki evlatlardan Hülya... Ondan bana, benden ona günlerdir şefkat akıyor,…