Hayat harcama makinesidir, Hülya. Ah, ben ne güzel harcandım senin elinde!
Biçimler, düşünceler, yapılar belirir kaybolur, kaybolur belirir. Şartlar durmadan değişir: “Yahu bu da geçer”… Burada anlatılan geçiciliğin kalıcı, kalıcılığın geçici olduğudur. Kalan hep şartsız, biçimsiz, zamansız, yani boş sahne, boş perde, boş zihindir.
Ancak, aynı, ortak kurallar dizinini paylaşmayanlar arasında olur ‘ölümcül’ ya da ‘gülümcül’ sıçramalar, değilse monologtur.
Braudel, teknolojinin, uygarlıkların gelişmesinde savunma ve saldırı düşüncesinin ne kadar başat olduğunu bütün çıplaklığıyla gösterir.
Gerçek olmayan bütün’ün tam tersine gerçek de bütün değildir. Tam da bu yüzden, burası, mübadele, karşı karşıya gelme alanıdır.
Manuel De Landa’nın da söylediği gibi “avcılar ile avlar arasındaki evrimci silahlanma yarışı”ndan başka bir şey değildir yaşam.
Hülya ve Ozi…
Amor fati, hayatımı bir borç bilirim
ülkeme, Ozi’ye ve ille de sana.
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek