Söz Uçar
Hazırlayan: Mahzun Doğan
Program No: 27 / Tarih: 5 Temmuz 2005
Konu: Şiir ve Gelenek
Merhaba!
Bir toplumda, geçmişten bu güne, yüzyılları aşarak yaşayagelmiş, dolayısıyla da saygın bir yerde tutulan kültürel kalıtlara gelenek diyoruz. Edebiyatta da gelenekler vardır. Bugün roman, öykü, şiir yazanlar, edebiyatın geçmişindeki birikimleri, akımları, artık klasik olmuş yazarların ürünlerini bilmek, yazdıklarını adeta onlarla sınamak gereksinimi duyarlar. Bundandır ki, günümüz edebiyatına geleneğin etkisi ve gelenekten yararlanma konusu hep tartışılmıştır. Biz de bu hafta, şiir ve gelenek üzerinde duracağız. Elbette, kuramsal bir tartışmaya girecek değiliz. Biz, Türk edebiyatında iz bırakmış şairleri ustası kabul eden, bunu şiirlerinde yansıtan şairlerin kitaplarının sayfalarında dolaşarak, geleneğin izlerini sizlerle paylaşacağız.
***
“hatırladıkça
Daha neler çıkacak neler
Teslim et kendini rüzgâra
Gövden direnmesin
Yol
Yürüdükçe senin
O büyük ve biricik şiir
Git”
Uluer Aydoğdu, “Hatırladıkça” adlı şiirinde böyle diyor. “hayyam sularda yıkan / dadaloğlu’nda yıkan” diye sürdürüyor dizelerini. Hayyam’ı, Dadaloğlu’nu anımsıyor ve anımsatıyor. Onun dizelerine konuk ettiği o kadar çok şair var ki! Usta bellediği, etkilendiği, sevdiği şairlerin adlarını anmaktan mutluluk duyuyor. Çünkü, “Yol yürüdükçe senin” diyen şair, şiiri de uzun bir yol olarak görüyor… Saydığı şairleri ise, bu yolda dost belliyor kendine… Hangi yüzyılda, hangi coğrafyada yaşamış olurlarsa olsunlar…
Şiir, büyük bir yolculuktur çünkü…Böyle bir yolculuğa çıkılır da şiirler ve şairlere uğramadan geçilir mi?.. Uğrayıp uğultulu ormanlara, pınarlarından bir tas su içilmez mi? Lamartin’den Hölderlin’e, Nerval’den Eliot’a, Nâzım Hikmet’den Karacaoğlan’a, Pir Sultan’dan Köroğlu’na dek değişik zamanlarda, değişik coğrafyalarda yaşamış şairleri anar, dizelerini onların dizeleriyle buluşturur Uluer Aydoğdu. Ve o büyük ummana, şiir toprağına ayak basıp iz bırakmış şairleri şiirine konuk eder, onların geniş ufuklarından ilham alır. Elsa’nın gözleriyle bakıp anımsar Aragon’u. Mitolojik öyküler, ılık bir rüzgârın eşliğinde, rahat adımlarla dolaşır şairin dizelerinde…
***
Uluer Aydoğdu, 1964 yılında Tekirdağ, Saray’da merhaba demiş dünyaya. Şiir onda büyük bir tutku. Ancak, az yayımlatıyor. İlk kitabı 1994 yılında ulaştı okurlara. On bir yıl sonra ikinci kitabı yayımlandı. “Hayâl/Et Hiç Bitmeyecek Çünkü”, adlı kitap, Pervaz Yayınları’ndan ulaştı okurlara.
Belli ki şair, boşa harcamamış zamanı, yaşamın gizine ve şiire çalışmış bunca yıl. Yeni kitabında, çeşitli tarih ve coğrafyalarda dolaşan bir gezgin, bir ermiş olarak karşımıza çıkıyor. Çölde yürüyen bir bedevi gibi… Ayak izlerini takip etmek kalıyor bize. Hayâl ederek tüm tarihi, tüm coğrafyayı gezmenin mümkün olduğunu hissettiriyor. Çünkü o, aşkın coğrafyasından çıkmıştır yola, hakikati aşkta bulmuştur.
“vaktimizi harcadık
ama uzatır bu bizi bir kuşun uçuşuna
ama doğru söylüyorum uzatır bu bizi tanrıya
aşk hakikatin seğiren sağrısı”
Böyle der ve “Aşkın sihirli iğnesi damağında”, çıkar yollara. Çöllerden geçer, masallarda konaklar. Ötelerden bahseder, aslını aramaya koyulur. Öte, neresidir? Kendinden çıkarak başlar ötekini ve öteleri aramaya. Batıdan doğuya döner yüzünü yavaş yavaş… Doğulu bir derviş gibidir. Kocaman bir geleneği almıştır arkasına. Geçmişin gölgesini geleceğe düşürmek ister… Başarır da…
“Yolcu” şiirindeki, “kanma sakın / vardığını söyleyenlere / hep yolcusun” dizeleriyle yaşamı uzun bir yolculuk olarak gördüğünü sezdirir bize. Durmak yoktur, küçük molalar vardır sadece. Hiç bitmeyecek olan aşk mıdır, yoksa aşkla çıkılan yolculuklar mı? Şaire kulak verdikçe, bu soruları yüksek sesle sormadan edemezsiniz. Ne yolculuklar bitecektir, ne de aşk. Umut var olduğu sürece…
“göller ahmet haşim için de
sır
kan
yoldasın
aryalar söylüyorsun ilahiler
-ben teşrifatçıyım arkamdan gelin
şehirler var bilmediğin gitmediğin tatmadığın
acılar, onları yalayıp yutuyorsun
tam bitti derken yeniden
hiç bitmeyecek çünkü
aşk
ve
acı
büyüteceksin
kendini
böyle böyle”
***
Uluer Aydoğdu’nun ikinci şiir kitabıyla başladık programımıza. Yeni bir şiir kitabının sayfalarını aralamadan önce, 2001 yılında aşkın peşinden gittiği İzmir’de yaşayan şairin, “Denizsuyukâsesi” adlı bir fanzin de yayınladığını duyuralım.
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek