İşte ben uzamış kıvır kıvır beyaz sakalımla
uzayın ortasında bu tümsekte
şu tuhaf ve tılsımlı kuark, bak
beyaz harmanimle
ve ondan daha beyaz bir duyguyla
kanatlı, yay ve oklu tombul meleklerin eşliğinde
-teşrifatçıdır onlar
çiçeklerin açışını taklit ediyorum
şimdiye kadar hiç beceremediğim
beklenmez ama seni öptüğümde bir sabah
çayır nergisine dönüşeceğim.
Belki bir marangozun çattığıdır bu sabahlar, bu hiç geçirmeler
toprağı bilir toprağı söylerim ben
gök aşkına
eşik cinleri de çatallanma eşiklerinde fısıldar zaten.
Beni bir sapana koymuşlar
suyun muradını dökmüşler üzerime
bir bildiği olmalı hayatın
ben ne bilirim!
Ergin Günçe, 16 Ocak 1983’de Ankara’daki uçak kazasında aramızdan ayrıldı. Eşi, Gülseren Günçe doktorum, Engin…
Bir solucan deliği bulunur elbet inanırım böyle şeylere hep geçitlere rastlamaz mıyız zaten dehlizlere, kaçış…
Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…