Felsefe

Makro(p)/Gelişigüzel Oyun/Şiir tesirli termodinamik anlatı

Ağzı hafifçe aralık uyuyor, bir ayağını yorganın dışına atmış. Mırıldanıyor yine. Fotoğraflarda su gülü olarak çıkıyor. Masumiyetin bahçesi. Ay’a onun gibi itinayla bakan başka birisi yoktur sanırım. Ay’ın kucağına doğdum ben de. “Bir tek seni seveyim diye nice kadın sevdim”. Ildır’da, Cennet Tepesi. Gün arası sevişmeler. Reisdere’ye çıkan patikadaki papatya tarlası. Papatyanın sarısı iyi gelir acılara. Edif Piaf’ın refakatinde ve ay’ın gözleri önünde çırılçıplak yüzüşümüz. Şiirlemesine. Başka? Çocuklamasına. Daha? Kuşlamasına.

(Makro/p/Gelişigüzel Oyun/Şiir Tesirli Termodinamik Anlatı)

Fotoğraf: Uluer Aydoğdu

Kâinatın ağrıyan yeri insan. Ağrı, çürü ya da oluş, hallerden hallere; bütün yukarıların, bütün aşağıların ters dönmüş imajı olduğu hayatta. Babil Kulesi Bloom’un kulesinin prototipi olabilir mi? Azot tane-ciği oksijen soluduğunda ağlamaya …başlar, oksije-nin tadı ciğerlerinden başlayarak bütün vücudu yakar. Elimi kapıp ısıran köpeğin henüz yavruları olmuştu. Esrar, iç içeliğin onayı varoluş sahanlı-ğında. Karnımda guruldamalar. Bana ne diyemez-sin. İnsan organlarına bağlı bir varlıktır. Ağız mideye açılıyor. Kocaman iki dilim ekmeği yumurtaya bulayıp kızgın yağda kızarttıktan sonra hiç ediyo-rum. Teşekkürler ekmek. Teşekkürler yumurta. Yolculuğunuz bende devam edecek. Ben de dün-yanın içinde devam ediyorum. Nem dayanılır gibi değil. Ama belki her şey bir hayal. Karşıyaka vapur iskelesinde, büfenin önünde. Alaybey vapuru. Bir ki üç, bir ki üç dört beş altı yedi sekiz dokuz. Yukarı çıkıyoruz. Elbette öleceğim! Teslimiyet. Öylesine, başıboş ve hülyalı. Homur homur bir adam. Gidip öldürsem.

(Makro/p/Gelişigüzel Oyun/Şiir Tesirli Termodinamik Anlatı)

Fotoğraf: Hülya Özel Aydoğdu

Huzursuzum hep, varoluş huzursuzluğu diyelim. Atar durur şuramda kalbim herkesinki gibi. Bir süreç benimkisi de. İnsanlara ve böceklere bakar bakar düşünürüm: İnsanlar yiyip içip çiftleşir ve ölür. Böcekler yiyip içip çiftleşir ve ölür. İnsanlar böcektir öyleyse. Kendimde otururum, bilinç dışımda, evlerde. Öylesine, başıboş ve hülyalı kırlangıçları izlerim bazen ve şöyle derim: İşte, belki de kimi zaman siz de beni izliyorsunuzdur. Geceleri ay çitlerim balkonda. Oh, ne ala, ne ala, ay, gülümser ve sorar: -Sahi, ayın kucağına doğmuştun değil mi? Bir şey demem, sabaha doğru alacakaranlıkta öten ilk kuşu merak ederim. Aklıma daha birkaç gün önce kırlarda karşılaştığımız kertenkele gelir. Sonra o göz göze geldiğim baykuş. Yakarım arka arkaya sigaraları tam o sıra, börtü böceğe kaldırıp şarap kadehimi dalarım hayallere. 64 model bir adamım, şey/Seken bir kurşunum babamın sıktığı/Ne yapayım buradayım. Ama; “bu ülkenin/şairleri neden sessizdiler?” Breh, breh, breh…

(Makro/p/Gelişigüzel Oyun/Şiir Tesirli Termodinamik Anlatı)

Fotoğraf: Hülya Özel Aydoğdu

Yüzmeye hevesli şeyler olmasaydı ne işe yarardı suyun kaldırma kuvveti! (Makro/p/Gelişigüzel Oyun/Şiir Tesirli Termodinamik Anlatı)

Gara bakan otel odasında, Roma’da, Cesare Pavesa’nın Po Ovası kadar yeşil, şiirlik kalbi. (Makro/p/)

Ve simya, kimyasal süreçler içre kimyevi talep ve beklentiler, olasılık, çoğulluğun yaşamı. İçkin yollarda içkinlik taşıyan kamyonlar. Dışbükey umut. Kendini gece olarak düşleyen gündüz. Hangisi? Tavus kuşunun o şaşalı kuyruğuna ne demeli. Sonra mis gibi kanatlarından vazgeçtiler. Dodo’lar… Karşıyaka Çarşı. Sütlü mamuller. İşporta tezgâhında demokrasi. Demeçler, atışma ve küfretmeler. Üst dil ahlak. Oyuncak şiirlerim, kurşundan. Charlie Parker’ın solosu. Şiir şiire vuruşmalar. Varoluşun iç tarafları. Aşk üzerine aşk. Meşke indim. Beni buralara getirdi. Buralar bana geldi. Geliştik bir kesecikte. Birlikte türkü söyledik aynı göğün altında. Bir yol değil, ama ağ. Ağı sevmeli. Yiyicilik. Olur olmadık yerde keyfi uyaklar. Yürüyesi geldi ayak edindi kendine. Göresi geldi, göz. İşitesi geldi, kulak. Tutup dünyayı kavrayası geldi, el. Çıkarır da düşürür de. Serbest düşüşe yazgılı şairler soyundan gelenler yüzü suyu hürme-tine yoldan çıkmalı. Kaosun çekiciliği. No future! No future! (Gelecek yok! Gelecek yok!) Geçirdiğim kızamık. Erotik sabahlar boyunca. Satıcı kadın birkaç kilo daha alırsa iyi olacağını söylüyor. Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde, bir pasajın içinde dünyalar. Komünist çocuklar caddenin başında “Oylar Komünist Parti’ye” diye duyuru yapıp el ilanı dağıtıyorlar. Bir kız, gözleriyle aşk ilanı veriyor. Bugün sıcaklık 21 derece. Dünya, iyi günler diler.

(Makro/p/Gelişigüzel Oyun/Şiir Tesirli Termodinamik Anlatı)

foto: Hülya Özel Aydoğdu

5 Aralık 2011

 

 

Yazar
Uluer Aydoğdu

Son Yazılar

Hiç yoktan

Fusus'ül Hikem okudum hiç yoktan gökyüzünde hiç yoktan kuşlar uçuyor hiç yoktan bir taşın başında…

5 gün önce

Ümit Burnu

Toz oluştur.

6 gün önce

Yolcu

kanma sakın vardığını söyleyenlere hep yolcusun

1 hafta önce

Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer

Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.

2 hafta önce

Alacalandı mı üzüm

Alacalandı mı üzüm durmaz yürür şaraba sonrası şiir kerim.

3 hafta önce

sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek

sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek

3 hafta önce