Random Game
(Gelişigüzel Oyun)
En büyük ölüm başka doğum yok!
Ne kadar toprak eder şu kertenkele acaba
kaç tane gül yetiştirir bir ceset?
Hayat oyundur, gelişigüzel ve
öylesine, başka nedir ki ağzın
gelir ağzımdan öper
acayip güzel olur dünya
rastlaşmalar güzeldir
yosun güzeldir, aşk güzel
dinamitlemeli bekleme salonlarını
zarların havada yuvarlanışı güzeldir
gelecek güzel günleri beklersiniz siz
başıboş ve hülyalı yaşarım ben rastgele
tekerleği patlamış araba gibidir gelecek
gelir ellerin ya da kış
alnıma yanaşan gemiler de güzeldir ayrılanlar da
göynüm ortada, birkaç damla yağmur eder mi bilmem
kırdığım kalplerden özür dilerim.
Ağır ve sancılı geçiyor günler
şiire yoruyorum kalbimdeki gümbürtüleri
belki de bu gece ayhane’de olacak ece
ihtimaller güzeldir
ithaka güzeldir, yolda olmak güzel
hiçe bakar seyr-i süluk seferindeki dervişler
güzeldir
bakmak gibisi yoktur sevgilinin yüzüne
bakarım, doymam, bakarım
bir sevişme dolanır vücuduma, doğanın armağanı.
Aşk çıkar, meşk çıkar
bu bahçeden gemiler çıkar
bu bahçeden seni sarıp sarmalar, seni özlemeler
sularını yanında taşır gemiler, gemilerin
mayasında yüzmek de vardır batmak da
bu bahçede yetişir gökyüzü
bu bahçede sensizliğin tuhaf sesi
bu bahçede hayal kırıklıkları
hayır, ummak yok
karşına nadiren birileri çıkacak, bilesin
inanacaksan da nehirlere inan sadece
rastgele gak der martının biri
tarifesiz seferler güzeldir.
Kalbim, kaburgalarımın arasında bir küçük gök cismi
vurup durur ölümü ölüp durur
ah, zarlar yuvarlanıyor işte
buradayım biraz daha
seyrederek dalgaları ve tuzu.
Ne kadar rahmetli olacak şu bedenim, hı
belki de bir evin tuğlası?
Önümüzdeki şiirlere bakacağız artık.
(Şiiri Özlüyorum, sayı 46, Mart-Nisan 2012)
Gelir her şey kendi biçimi kendi özüyle dünya kendine benzer.
sarksak eşyanın hiç taraflarına şiir üzerine şiir düzenlesek
dipteyim/tersinden bakarsanız yukarıda/ağrım hep turfanda/ kalbimi parlatırım sabah akşam halil rıfat’ta/hayat, maliyetini karşılamayan iş.