Yokşey, tek, biricik ve eşsiz şey, ancak ikiliklerle varolabilir (1 Nisan 2014).
Lawrence, “eski silahların çürüdüğünü söylüyorum, yenilerini yapın ve doğru ateş edin” diyordu (1 Nisan 2014).
Bozuldu bağlar, ağlar
ne haldedir şimdi
Çömlekçi’de gördüğüm maral (1 Nisan 2012).
Hatırlıyorum, Raoul Vaneigem, LE RETOUR DE LA COLONNE DURUTTI (DURRUTİ KOLUNUN DÖNÜŞÜ) adlı çizgi romanında “Bugünkü sefaletin yanında veya karşısında, tarihi elinizden alarak sizi yaşamaktan alıkoyan gücün yanında veya karşısında olmak” diye sahici bir kayıt koyuyordu hayata dair. Oradayım. Tamam, bir belki gibi kırılgan ve kurşuni gökyüzünün rengi; ışık hızında bile görünür, kedilerin gülümsemesi öyle, ama “kertenkele kralım ben bugün” (1 Nisan 2012).
Gelincikler, kertenkeleler, çakıl taşları rüzgâr, pervaza dayanmış dirseğin bükülüşü birbirine benzer hepsi dünyaya dünya, Güneş…
Şiirin köründe kalkıp yeryüzüne bir koyuluşumuz var ki sorma gitsin Hülya. 1 Nisan 2014
Üzüm üzüme baka baka kararır insan insana ben kuşlara... Pırrr, yegane şiirdir. Kuş oluş tezgahından…
... ben balığım hemen şuramda denizde yaşarım kaburgalarımın altında hoplayınca bir kadın türkü söylerim ben…
Kendini var ettikçe var olduğun için var oldukça da kendini var edeceksin!