Başlamak, bitmek demek, sonlanmak. Sonsuzluk, ancak başsızlıkla mümkün.
Bir de şu var: Herkes “ölümlüyüz”, “ölümlü dünya” demeye bayılıyor. Peki ve güzel, ama dirimliyiz de.
Ah, evet “yalnızca mevcut anın bütünsel (total) olabileceğini evcilleşmemiş olanlar bilir.” Başka bir söyleyişle evcilleşmiş, esir düşürülmüş insan bütünsel (total) andan kopup uzaklaşarak düz, doğrusal, çizgisel (linear) [1, 2, 3… 2018, 2019, 2020] bir yola girmiştir. İlkellikten modernliğe… Oysa 2020, 2020 tane 1’dir. İlkel dediğimiz ise adı üstünde ilk el.
Dolaylanmamış olandan söz ediyorum. Sayılamaz, ölçülemez, yani tek, biricik ve eşsiz mevcut an’dan ne kadar uzaklaştığımızdan, saymayı öğrendiğimizde sayılmaya başlandığımızdan… Düşünsenize başı ve sonu olmayan çocukluk günlerinizi. Fiziksel gerçekliğe uymayan zihinsel, yani kurgusal ve hayali bir düzenlemedir çizgisel yol. Bütünsel (total) Şimdi’nin, yani anın elden çıkarılmasından, evcil/esir düşürülmekten başka nedir ki yola girmek! Bu durumda var olduğumuzu kim söyleyebilir? Çünkü var olandan, mevcut olandan uzaklaştık, uzaklaştırıştırıldık. Böylece esir/evcil düşürüldük. Diyeceğim epeydir “mevcudiyetten sürgünüz”. Yani yok.
https://radyo.trt.net.tr/kanallar/radyo-3
Sartsız, biçimsiz ve zamansız varlığımla. Özümle.
"Ölm mülkümden eksik olsun nesnen" diye haykırsak da her an'a sızmıştır namussuz ve hayatın harika…
O sancak bu sancaktır o şartsız, biçimsiz, zamansız özü(mü) gürleştiriyorum.