Varlığın yokluğundan
yokluğun varlığından dem alıp
büyü alıp, sancak
kendi kendime, kendimi yaratmalara giriştim
durmayarak duruyor işte kuşlar
burada kalmayarak burada kalıyor madde
yegane şiirdir pırrr
onların esirgeyen
onların bağışlayan teşrifatçılığıyla
kalbi olan kutlu bir yola burkuldum.
Kadim bir ayettir
kalbi varsa yolun yürü git
gerisini merak etme sen
kalp verip gönül alıp
şelaleyi sezince titreyip ürperen suyun hissettiğine gittim
daha büyük şiirlere açılma çayırına
kendi canına kıyıp kıyıp kendini yaratma otlağına
evcil düşmektense
yitip gitmeyi göze alan Neandertallerdir benim atalarım.
Abisi uyan
seni bal vermez arı, uyan
kâfidir ulan, kâfi
Cehennemde Bir Mevsim’de debelenip durdun onca zaman
şimdi ayrılmanın vakti sığ sulardan
kibirli, buyurgan sulardan
hadi marş, marş, uyan
çapağını, merteğini Erciyes’in karlarıyla yunarsın, olmaz mı
kurulanırsın Çömlekçi’deki güneşle
varoluşa dönüyoruz abisi, uyan
varoluş yolları taşlı
varoluş yolları aşklı
diye çağırıp duruyordu hülyalı bir rüzgar, oy
o çıkardı beni baştan
gidip teslim oldum harman yerine
öyle abdal, öyle üryan
mevcudiyetten sürgünlüğün neresinden dönülürse şiirdir
harman ola, harman ola, harman.
Ölü diriliyor gözlerinin önünde, bak
Nisan’ı karşı konulmaz kılan bir şiire çalıştın çünkü kışın
kaçış çizgileri biriktirdin
sonra küçük bir büyük patlama
big bang
big bang
yokken, birdenbire var.
Ulu bir erdi Rimbaud
varmağla bitmeğle işi olmayan
fru fru eden yıldızların etrafında dönende
Habeşistan diye doludizgin atına atlayıp varoluşa açılanda.
Ağlarım şimdi ben balinalar gibi hiçin hiçin.