Ana SayfaAnlatı-ÖyküMeğerse bataklıktaymışım, serin otları olan kırlara gelince anladım

Meğerse bataklıktaymışım, serin otları olan kırlara gelince anladım

Yazar

Tarih

Kategori

13 Mayıs 2012

Ağzı hafifçe aralık uyuyor, bir ayağını yorganın dışına atmış. Mırıldanıyor yine. Fotoğraflarda su gülü olarak çıkıyor. Masumiyetin bahçesi. Ay’a onun gibi itinayla bakan başka birisi yoktur sanırım. Ay’ın kucağına doğdum ben de. “Bir tek seni seveyim diye nice kadın sevdim”. Ildır’da, Cennet Tepesi. Gün arası sevişmeler. Reisdere’ye çıkan patikadaki papatya tarlası. Papatyanın sarısı iyi gelir acılara. Edif Piaf’ın refakatinde ve ay’ın gözleri önünde çırılçıplak yüzüşümüz. Şiirlemesine. Başka? Çocuklamasına. Daha? Kuşlamasına.

(…)

Balkona çıktı, çiçeklerle konuşuyor. Çiçekleri bebeklerine anlatıyor. Hayal etmek yaşamaktan daha güzel. İçimden bir sürü tren geçiyor.

(…)

Meğerse bataklıktaymışım, serin otları olan kırlara gelince anladım.

(…)

Benim ona ettiklerim, onun bana ettikleri, gelincik savruluşlu, kendi dibimizde birikmeler uyarınca. Onu oluşuyorum. Beni oluşuyor. Kaçağız. Pek akışkan, pek. Tatlı yiyor bebekleriyle tatlı tatlı konuşarak. Bir kaşık daha. Bu varoluşsal dürtü… Bütünüyle ve parça parça örgütleniş. Her şeyin birbiriyle uygunluğu, alacalı bir alışveriş. Aldım verdim. Kuşların varoluş bilgisi. Çiçeklerin çiçek açış bilgisi. Dünya yeni dünyalara çözülsün, “şenbilgi”li günlerin olsun.

https://m.facebook.com/photo.php?fbid=227956530647794&id=100003003474930&set=p.227956530647794&sfnsn=scwspmo&mibextid=WCevfL

En çok okunanlar

En Son Yorumlar