Uluer Aydoğdu
Mutlubaharlarevi, İzmir
Gelişigüzel oyun (random game) şudur, bir, dünya/kainat/hayat düz,
doğrusal, çizgisel (linear) bir hattı takip etmez, iki, ilerlemek, her
şey çok güzel olacak, “kaygılanma, mutlu ol”, bunlar hikâyedir ve elimizde
dalgalanmalardan, faz geçişlerinden, sendelemelerden, savrulup sürüklenmelerden
başka bir şey yok, üç, hayat, denge dışı dağıtıcı bir süreçtir, dissipative,
kendi kendine, kendini var ettikçe var olup var oldukça da kendi kendine
kendini var eden self-organization, dört.
Sağlıklıyken bir’dir (1) insan, tek parça deriz ya, öyle, yekpare bir bütün.
Ancak bu bütün gerçek değildir, Adorno’nun deyişiyle “Bütün, gerçek
olmayandır”. Pekiyi ve güzel; “bütün gerçek değilse”, gerçek/ler de bütün
değildir öyleyse. Burada, Bütün Olmayan Gerçek’ler’e, Gerçek Olmayan Bütün’ün
ters dönmüş hali demek mümkün. Şunu söylemeye çalışıyorum: Gerçek Olmayan Bütün
ile Bütün Olmayan Gerçek/ler arasında son derece karmaşık, dinamik ve doğrusal
olmayan bir geri besleme trafiği vardır. Benim de bu yazıda yapmaya çalıştığım gözlemlediğim
dünyadaki bir araya gelme, yapılanma ilkelerini keşfetmek. Bütün yapılanmalar
(formlar) “parçaların değil ilişkilerin bir araya gelmiş şeklidir.” Parsifal’de
dendiği gibi “zaman burada uzaylaşıyor”ken her şeyin karşılıklı olarak
birbirleriyle rastlaşıp, karşı karşıya gelip, çarpışıp yapıp ettiği bir Bütün
tarafından yapılıp edildiği bir örgütlenmeden söz ediyorum. Bütün yapıp
ettiklerimizin yapılıp edilme, bütün yapılıp edilmelerimizin yapıp etme
olduğundan. Tam da bu yüzden; bir (1),ikidir, değilse yoktur, hiç. Burada bir
uğrak yerimiz daha olacak: Beckett: Belki de Molloy’un dediği gibi bütün diye
bir şey yok, ya da ancak her şey sona erdikten sonra var. Bu argümanı ters
çevirerek pekala şöyle de diyebiliriz: Belki de bütün diye bir şey var, ya da
ancak her şey başlamadan önce yok.
Başta her şey bütündü
annemin memeleri, gökyüzü, kuşlar.