Çocuk avutulamaz şekilde ağladı gece. Bukleleri uzun ve sarışın olduğundan komşular ona la petite derlerdi, öylece dinlediler onun parçaladığı havayı kiremitlerini ve asmalarını nemlendiren. Saat beşte, ev sahibinin traktörü, tanıdık, cahil ve kaba, çalıştığında ve hırıldadığında bahçede, gün ışığının tadını çıkardık panjura vuran ve uyuduk. Burgaçlarla düğümlenen, yüklü sessiz nehir çamur ve zeytin taşıdı yaza. Ahırdaki kiremitlerin üstüne kalıpladıkları yuvalarından karışık uçtu kırlangıçlar: iki kanatlı kapılar açık durdu, boyunduruklu öküzlerin önünde ilerledi arabacı. Kurtçukları kese kâğıtlarında aldım, şekerleme gibi, ve akşamları balık avladım sağlam sıcakta ve mısırın yeşil fena kokusunda. Perdelenmiş kıyıdan, şık bir duvar süsünden çıkar gibi, bambu kamışlar yumuşakça ortaya çıktılar, kafa sallayarak ve bekleyerek, sessizliğin duyargaları. Çimde salyangozlar, yarasa sesi, kararan ağaçlar… ‘Christopher diş çıkarıyor ve ağlıyor geceleri. Ama bu ambar harika bir yer yazmak için: çıplak taş, eski koşumlar, çıkıntılar, raflar, kokusu samanın ve silodaki yeşilliğin. Şu an her yer sıcak ve sakin. Yirmi frank saydım olta takımına.’ Son gün, toparlanırken, sıcak bir çıkıntının üstünde bir torba kurtçuk buldum ve açtım onu. Siyah ve titreşen bir yığın çıktı dışarı çözülerek çıldırmış bir polis kuvvetinin haber filmi gibi, güneşi gölgeleyen sinekler tül gibi ama güçlü uçtular, avukatları ve siyah bereleri aydınlığın. Pays basque’ın yüksek ve çıplak yollarından dönüşe geçtik kavşaklarında cefanın bayrak direği gibi nöbet beklediği ve sisteki keçi zillerinin yakınında konakladık o gece.