hiçbir şey istemem yaşamak için sesini duysam yeter sana sevmek desem anlamı var mı bazen ne kadar gereksiz kelimeler belki içinden bir nehir geçen bir kente gideriz aklımda bir filimden kırık bir replik ‘Orada bizi kimse bulamaz’ iyi bir kadın açar kapıyı mutluluk çocuk gibi dolanır çevremizde
orada dünyanın bir karış ötesinde bir bankta otururuz, Paris, Paris olalı yağarmış bu yağmur sessiz sedasız çatıda tozlar arasında bir serçe bir kız Modigliani’yle tozları siler bir masa kurulmuş - orda belki ağlarım- oturmuş beklermiş beni ölen arkadaşlarım orda konuşamazsam beni yalnız bırakma Hakan yorgun biraz, dinlensin… de onlara
suda otlar çalılar akıp giderken görüyorsun çocukluğa yenildiğimi sen, bana : dönüşü olmayan nehir bana her gün üç kez sesini söyle uyanınca hemen sesini söyle sığındım yalnızlığa ve acıyı kullandım bunları yazmak için hayatta kaldım ama hayat bana suçlayarak bakıyor çocuklar öldürüldü, hiçbir şey yapamadım.
hiçbir şey istemem yaşamak için ıslak iskele kokusunda uyansak bir rüya bulsam bıraksam suya bunu sana yazdığımı kimse bilmese bana hayatın güzel yanını söyle domates fideleri, yaz akşamları gibi basit küçük dürüst sözcükler sen bana uykumda su sesi nehir beni dünyanın güzel olduğuna inandır.
hiçbir şey istemem yaşamak için sesini duysam yeter ağ değil ellerimdeki derinliğin şarkısı yok olmuş piyadeler bir sürü küçük fil düşmüşler yola kaybetme korkusuyla kol kola ben orada elimde bir kızılay pulu Dümbüllü gelse bulamaz yolu ağlayınca martıları hatırladın mı yani hiçbir şey
ve orada dünyanın bir milyon yıl ötesinde bir sokakta ikimiz, Paris, Paris olalı nasıl söylesem… suda otlar çalılar akıp giderken görüyorsun yıldızlardan geldiğimi sen, bana : karanlığı bilmeyen nehir bana bugün iki kez mektup yaz bana bugün mektupla bir şarkı söyle uyanınca hemen adımı söyle sığındım derinliğe ve acıyı kullandım gökyüzüne bakmak için hayatta kaldım ama hayat bana yabancı bir dil daha önce söyledim, hiçbir şey yapamadım
hiçbir şey istemem yaşamak için eski bir sokaktan denize baksak seni her cuma yeniden bulsam ama seni bulduğumu kimse bilmese bana hayatın gizli adını söyle taş sokak, melodika gibi sözcükler söyle
hiçbir şey istemem yaşamak için sesini duysam yeter denizin dibinde duysam sesini su altında hüzünle yağsa kar bir tamirci kılığında dolaşsam evreni bozulmuş gibi dünyada klimalar ağaçlardan inse yüz tane maymun her biri bir muz getirse sana seni güldürüp kendime kaçsam
suda otlar çalılar akıp giderken görüyorsun işte akşam serinliğini küçük bir kız ağlayarak yapıyor sen bana acısını söyleyen nehir bana gözlerinle susmayı söyle gözlerine bakmak için hayatta kaldım ama hayat zarafetle ölüm saçıyor
sen, bana: dönüşü olmayan nehir beni dünyanın güzel olduğuna inandır