Ana SayfaGenelYenikler İçin Yeni Bir Kitap - Onur AKYIL

Yenikler İçin Yeni Bir Kitap – Onur AKYIL

Yazar

Tarih

Kategori

https://birgunkitap.blogspot.com/2013/03/yenikler-icin-yeni-bir-kitap-onur-akyil.html?m=1

“Uluer Aydoğdu, dünyanın dolayısıyla insanın keşfedilmemiş diliyle yazıyor. Başka bir yerde durduğu, başka bir yeri gördüğü kesin. Hayat ve hayat içre olup biten şeyler bütünü, gerçekliği tedirgin edecek kadar korkunç bir başka gerçeklik dünyasında başka anlamlara tekabül ediyorlar. Ama öyle yerlerde, birden bizim hikâyemizi anlatmaya başlıyor ki şair, dengeli bir ruh haliyle bu kitabı okumak zor. Olumlu anlamda söylüyorum bunu; o kadar çok beslendiği nokta var ki şairin, yaşanılanı böylesine kaydetmek, izah etmek pek kolay olmasa gerek. Elbette, güzel şiirin ana hattı olan birikim ve hiç durmadan emek vermek etkili bu gerçeklikte.”

Ocak 2013; Zımba Kitap; ‘Yeryüzü Yeniği’ raflarda. Uluer Aydoğdu, dünyanın dolayısıyla insanın keşfedilmemiş diliyle yazıyor. Başka bir yerde durduğu, başka bir yeri gördüğü kesin. Hayat ve hayat içre olup biten şeyler bütünü, gerçekliği tedirgin edecek kadar korkunç bir başka gerçeklik dünyasında başka anlamlara tekabül ediyorlar. Ama öyle yerlerde, birden bizim hikâyemizi anlatmaya başlıyor ki şair, dengeli bir ruh haliyle bu kitabı okumak zor. Olumlu anlamda söylüyorum bunu; o kadar çok beslendiği nokta var ki şairin, yaşanılanı böylesine kaydetmek, izah etmek pek kolay olmasa gerek. Elbette, güzel şiirin ana hattı olan birikim ve hiç durmadan emek vermek etkili bu gerçeklikte.

Kitabın açılışında Uluer Aydoğdu ‘bu bir şiir değildir!’ deyip kendi anlatıyor, özgür bir metinle. Kim olduğunu söylüyor bize ama bir yandan da bir çeşit varoluşçuluk dersi veriyor. Bir de küçük ama önemli bir ayrıntının altını çizmek gerekiyor burada; bütün kötü çocukların simgesi olan o müthiş yaratığa, lemurlara selam ediyor Uluer Aydoğdu kendini anlattığı bu kısa yazıda.

İlk şiir: ‘Hiçbir yerde oturuyorum”. Adından da anlaşılacağı üzere bu şiir şairinin dünya üzere genel hayat algısını ilk elden okuyucuyla paylaşması üzerine kurulu. Aydoğdu şiirinde : “Hemen şuracıkta, gölgede. Kendimde oturuyorum. / Az kaldı bir ölümde oturuyorum. Biliyorum, ey sorgucular / epey gitmek gerek, ötelerde oturuyorum. Öteleri geçer geçmez / mutlak sessizlikte oturuyorum. Bir yalnızlıkta, bir dönemeçte.” diyor. Şiirin geneli de bu psikolojik veriler üzerine kurulu. Aydoğdu’nun oturuyorum dediği her yer, hem hiçliğin hem de varlığın alanlarının şair tarafından yeniden düzenlenmesini imliyor.

Kitabın estetik düzey ve yapı bakımından hem ilginç hem de en olgun şiirlerinden biri ‘Ot hızlıdır’ adını taşıyor. Bu şiirde de şairin hem anlamı bir sonuç olarak, hem de toplumu bir neden olarak soyutlama çabası okunuyor. Uluer Aydoğdu her şair gibi, toplumun genel değerlerinden çok da memnun görünmüyor. Böylelikle bir şair olarak toplumla değer arasında, onları soyut düzeye taşıyacak bir bağ kuruyor. Bununla birlikte, şiirde çentikler halinde olsa da başka şiirlere de göndermeler yer alıyor: “Uçların çıplak, uçlarım kaçak, uçlarım deli / bir ot oluştum, yorum yok / ellerinizden öptüm, yorum yok / iyi günler ruhi bey, nasılsınız / ben kaç tım.”.

Kitap içinde dikkat çeken bir başka şiir ise Zor Günler adını taşıyor. Aydoğdu kendinde yola çıkıyor ve olması gereken, özlediğimiz insanın şiirini kurmaya başlıyor. Şiirin her yönüyle dikkate değer olduğu görülüyor okuyunca; bununla birlikte Aydoğdu’nun kitap boyunca izlenen kendine has yapı deneyleri bu şiirinde bütününde en etkili biçimiyle ortaya çıkıyor:

“ Tüccarlığım, yalan dolanım yok da / Kavgam var benim, kavgam / emekten yana, karıncadan yana / yaşansa da zor günler / gelmez elimden insan olmaktan başka bir şey / ah… Zulme uğramışlığım var da / Hainliğim, alçaklığım yok benim.”.

Görülen o ki Uluer Aydoğdu şiiri ilk yıllarından bu yana geniş anlam olanakları, zengin çağrışımları ile şiir tarihinin birçok değerine dokunuyor. Zaman zaman Garip’in şairlikten uzak dalgınlığı zorluyor gerçeği, zaman zaman Ginsberg’in meydan okuyan ve uyumsuz tavrı. Böyle bir dil ve böyle bir şiirsel algı, şairin her şeyden çok sözünü sakınmayan biri olarak öne çıkmasını sağlıyor. Ama yine de her şeye rağmen Uluer Aydoğdu’nun kapalı bir dünyası olduğu, kapalı bir dünyadan seslendiği de düşünülebilir. Hal böyle olunca şiirlerin çoğunda, başkasına seslenme olarak bir ‘ben’ algısı oluşuyor. Başkasına seslenme olarak ben algısının yerleştiği şiirler, şairin ince anlam oyunlarıyla, bizin gizli tarihini de barındırıyor ama. Dolayısıyla Aydoğdu şiirinde çoklu bir geçişkenlik söz konusu. Fakat tüm bunlara rağmen, Aydoğdu’nun farkında bir şiir yazdığını söylemek olası: “ /…./Dalgalanmak hayat icabıdır, anlamlı / yoldan çıkan başka bir yol arıyordur kendine / başka bir diyar, başka bir matematik / böyle bakmalı bir de, yaşamlı inadına / iyice öğrenmeli atomları, elektronları / protonlara çalışmalı / kuarklara varıp sormalı / hayat ne iştir kuzum diye /…/”.

Bunlarla birlikte kitap içinde usta şair Nihat Behram’a ithaf edilmiş bir şiir de dikkat çeker. Aydoğdu “Şu dünyada kuşsuz dalı kuşlamalı” diyen Behram’dan yola çıkarak, Behram için bir şiir kurar. Behram, Aydoğdu’nun şiirde de görüldüğü üzere hem abisi, hem de düş ortağıdır. İnsanca bir dünyanın, insanca bir geleceğin kodlarını ve isteklerini Behram’da bulmaktadır. Bu şiir de yine Aydoğdu’nun gerçekten kimselere benzemeyen dili ve anlam alanları ile son derece başarılı bir şiir olarak göze çarpar: “ /…/ Siz hiç böyle Nihat gördünüz mü / ben görmedim, muradı devrimdir / dağ dedi mi biri, yanına ormanı koyar hemen / toprak dendiğinde, başağı koyar üstüne ille de / abimin güzel penceresi uçsuz bucaksız insana bakar / her sabah kainata açılır alacalı teknesi / karanfildendir, / toprağın teninden /….”

Kitabın sonunda yer alan ve Nihat Behram’ın daha önce Yurt Gazetesi’nde yayımlanmış yazısında da, bu defa Behram, Aydoğdu şiiri üzerinden şairde ve şiirde ne aradığını anlatır. Behram, Aydoğdu’nun direngen yanını, çocukluk hallerinden kopmayışını, hayata adanmış tarafını öne çıkarır ve iyi şiir üstüne sözünü söyler: “İyi şiir yüreğin bileği taşıdır. / Hele ki zor günlerde!”.

Sonuç olarak, Uluer Aydoğdu gerçekten bağımsız bir şiir kurmakta, bağımsız bir şiirin izini sürmektedir. Değindiğimiz üzere farklı dönemlerin, farklı şiir anlayışları ve söyleyişleriyle etkileşim içindedir ama bu birikim asla bir mutlaklık kazanmaz şiirde. Çünkü Aydoğdu şiirin de her ne kadar güçlü olursa olsun hayat içre tek bir şeyi haklı kılmayacağını bilmektedir. O yüzden özgürdür şiiri. İnsanın başına her şey gelebilir ve insan başına gelen her şeyi değiştirebilir. Yeter ki, tüm canlıların yalnızca hayatta, hayat için var oldukları unutulmasın; yaşamak bir derse değil, bir teneffüse dönüşsün!

YERYÜZÜ YENİĞİ, Uluer Aydoğdu, Zımba Kitap, 2013.

En çok okunanlar

En Son Yorumlar